Alaçatı’nın taş sokaklarında yürürken bir an durup derin bir nefes aldığınızda, rüzgarın size sadece lavanta kokusu değil, geçmişin fısıltılarını da getirdiğini fark edersiniz. İşte o fısıltıların kalbinde, görünüşte mütevazı ama içinde onlarca hikâye saklayan bir yapı var: Pazaryeri Camii.
Bugün gökyüzüne uzanan minaresiyle, rüzgârla dans eden dualarıyla ayakta duran bu cami, yalnızca bir ibadethane değil; geçmişle bugünü barış içinde buluşturan yaşayan bir miras.
Bugün Pazaryeri Camii’ne adım attığınızda ilk hissedeceğiniz şey huzur. İçinde ne yıkımın izleri var ne de kopuşların hüznü. Aksine, birleşmenin, kabullenmenin ve yeniden başlamanın sihirli enerjisi var.
Mimarisindeki Bizans esintileri ile Osmanlı zarafetinin harmanlandığı bu yapı, adeta farklılıkların nasıl uyum içinde var olabileceğini anlatıyor. Tam da Alaçatı ruhuna yakışır şekilde: özgün, sade ve zarif.